Çakralar

Çakralar

HAYATINIZDAKİ PROBLEMLERİN NEDENİ ÇAKRALAR OLABİLİR. BÜTÜN ÖĞRETİLERİN OLMAZSA OLMAZI!

Nereye giderseniz gidin, çakra kavramı bütün öğretilerde vardır. Hepimizin enerji alanında ana 7 tane çakra mevcuttur. Öğretilerin detayına girerseniz bu sayı farklı şekillerde söylenmektedir. Bu çakralar tüm hayatımızı yönetmekte, hayatımıza etki etmektedir. Çakralarda tıkanıklık olduğu zaman yaşamımızda da tıkanıklıklar olur.

Çakralarımızda meydana gelen sorunlar doğrudan hayatımıza yansır. Her bir çakranın farklı anlamı vardır. Çakraların ifade ettikleri anlamlar, hayatımızda aynı şekilde ortaya çıkar. Mesela boğaz çakrası, kendimizi ifade etmemizle ilgili olan bir kavramdır. Eğer günlük hayatımızda kendimizi ifade etmekte bir sorunumuz varsa, muhtemelen boğaz çakramızda bir sorun vardır. Yani boğaz çakramızdaki tıkanıklık, günlük hayatımızda bize kendimizi ifade etme alanında yansımaktadır.

Çakralar;

1-Kök Çakra

2- Sakral Çakra

3- Solar Plexus Çakra

4-Kalp Çakrası

5-Boğaz Çakra

6-Üçüncü Göz Çakra

7-Taç çakra

Kök Çakra: Apış aramızda ve en altta olan çakramızdır. Rengi kırmızıdır ve topraklanmayı, bolluğu ifade eder. Hayata köklenmeyi, kök salmayı, dünyevi zevklerimizi ve 5 duyu organımızı ifade eder. Enerji aşağıdan yukarıya doğru akmaktadır. Enerji kök çakradan bilince geçmeden, dönüşüm yaşamadan yukarıya doğru çıkamaz. Enerjinin ilk önce kök çakradan açık bir şekilde geçmesi gerekmektedir. Bundan dolayı 5 duyu organımızla, dünyevi zevkleri tatma, dünyaya kök salma durumlarının dolu dolu yaşanıp, gerçekleşmesi gerekmektedir. Eğer kök çakramız dengeli çalışıyorsa ayaklarınız yere sağlam basar ve kendinize güvenli hissedersiniz.

Sakral Çakra: Göbek bölgemizin birkaç santim aşağısında Hara denilen bir bölgemiz vardır. Burada ikinci çakramız olan Sakral çakramız bulunmaktadır. Rengi turuncudur. Bu çakraya yaratıcılık, cinsellik bölgesi diyebiliriz. Bu çakra bölgesinde duygularımız bulunmaktadır. Duygulara yapışık kalmamız, içinden çıkamamamız ikinci çakramızdaki birtakım sıkıntıları ifade etmektedir. Çakramız tamamen açıldığında duygulara yapışık kalmayız, içine gireriz ve çıkarız. Bize hediyesi ve katkısı budur. Buradan edinilmesi gereken tecrübe, duyguları kolayca ve akışkan bir şekilde yaşamayı öğrenmektir. Bunu yaptığımızda, derin meditasyon hem doğum hem ölümün ötesinde olma haliyle uyumlu olduğu için, derin meditatif durumlara erişebilir hale geliriz.

Solar Plexus Çakra: Karın bölgemizdeki çakradır. Rengi güneş sarısıdır. Güneş, sinir ağı sistemi olarak tanımlanabilmektedir. Yaşadığımız olayları ya da yediğimiz yemekleri hazmetmemizde bir problemimiz varsa mide çakrasında bir sorun olduğu söylenebilir. Burada olan sıkıntımız hayatımıza, hayatımızda olan sıkıntımız çakramıza yansımaktadır. Aynı zamanda bu çakramız, düşünce merkezimizdir. Enerjinin yapışıp kalmaması, akıp gitmesi gerekmektedir. Buradan almamız gereken ders; çelişkilerle paramparça olmaktan ve kendimizle savaşta olmaktan ziyade, bizi koşullanmış zihnimizin dar sınırlarının ötesine geçmeye ve ruhumuzun çağrısına kendimizi açmaya zorlamamız gerektiğidir. Bizi o kadar çok genişletir ki, sonunda tüm çelişkileri kolaylıkla zaptedebilir hale geliriz.

Kalp Çakrası: Yeşil renktedir. Sevgi ve şifayı ifade eder. Hayatınızda sevgi alıp vermeyle ilgili problemleriniz varsa kalp çakranızda bir sıkıntı var demektir. Koşulsuz sevginin rengi ise pembedir. Çakra aktivasyonu yaparken bunu, pembe topla ya da pembe renkle ifade etmekteyiz. Bu çakra bizden sevgi olmamızı ister. Sevgi olmanın yolu ilk olarak sevgi almaktan geçer. Bir pınar ancak suyla dolup taşabilir. Eğer bu sevgiyi yeterince almazsak, bunun bizim hatamız olduğunu ve sevilmeye değer olmadığımızı düşünmeye eğilimli oluruz. Bu sabit bir şablon haline gelir ve ardından, hayatın daha sonraki aşamalarında kendimizi değersiz olduğumuza inandırarak içimize kapanır ve sevgiye açık olmayı reddederiz. Bunu, sevgiyi doğru şekilde vermediklerini ileri sürerek kişileri suçlayarak yaparız. Bu durumu değiştirmek her ne yolla mümkünse, sevgiyi bilinçli olarak alma konusunda ciddi bir oranda farkındalık sağlamak gerekmektedir.

Boğaz Çakrası: Rengi açık mavidir. Boğaz çakrası, kendimizi ifade etmek demektir. Hayatımızda kendimizi ifade etmekte bir problemimiz varsa boğaz çakramızda bir sıkıntı olduğu anlamına gelir. Bu durum genellikle çok konuşup konuşmamamızla alakalı değildir. İçimize attığımız şeyler varsa, söyleyemediğimiz şeyler varsa muhtemelen boğaz çakramızda bir sorun vardır. İşte burada kendini geliştirme dediğimiz safhaya geçeriz. Kendi kaderimizin efendisi olabileceğimizi keşfederiz.

Üçüncü Göz Çakrası: Rengi mordur. 5 duyu organımızın ötesini, yani sezgilerimizi ifade eder. 3. gözümüz, yani bu çakramız açıldığında sezgilerimiz de açılır, 5 duyumuzun ötesine geçeriz. Genelde ilk olarak 3. gözümüzü açıp işleri bitirmeyi düşünürüz fakat bu yanılgıya düşmememiz gerekir. Enerji aşağıdan yukarıya çıkar. Enerjiyi takip etmemiz gerekir. Bilincin evrelerinden düzgün olarak geçmeden 3. gözümüz açıldığında sanrılar görmeye başlayıp ulvi bir seviyeye ulaştığımızı düşünürüz ve ayağımız yere basmaz. Önce kök salmamız daha sonra enerjiyi yukarıya çıkarmamız gerekir. Aynı zamanda ayaklarımız yere basıp bu dünyada kalmamız ve aynı zamanda sezgilerimizi açmamız gerekir. Üçüncü göz merkezi duru görüye açılım sunmaktadır. Pineal beze bağlıdır ve melatonin hormonunu üretir, uykumuzu ve uyanma modüllerimizi yönetir. Pineal bez aynı zamanda ışık bezi olarak da adlandırılır. Bu bez, iç uykuya veya iç uyanıklığımıza ve farkındalığımıza erişmeye yardımcı olur. Altıncı çakrada, tüm varlıkların birbirine bağlı olduğu ve esasında bizim tek bir varlıktan geldiğimizi anlamaya başlarız. Auraları veya değişik türde ruhani varlıkları görmeye başlayabiliriz ve sezgisel mesajlara açık hale geliriz.

Taç Çakra: Beyaz renktedir. Tüm renklerin birleşimi gibi düşünülebilir. Yaradanla bağlantıyı kurduğumuz yerdir. Evrelerden aşamalı ve bilinçli bir şekilde geçersek Taç çakrayı açabiliriz ve içimizdeki özle, o sonsuz varlıkla buluşma, kavuşma anını yaşarız ve böyle yaşamaya başlarız. Yedinci çakra ikiliğin ötesindedir. Burada var olanla bütün haline geldiğimiz yeni bir boyuta doğru bir kuantum sıçraması yaparız. Bu duruma Mahamudra ya da aydınlanma denir. Bu, büyük bir evrensel doyumdur ve bu durumda diğer tüm çakralar tek bir organik bütünlük içinde yer alır. Başka bir deyişle, spektrumun renkleri tekrar bir araya gelerek saf beyaz ışığı oluşturur. 

1, 3 ve 5. çakralar eril enerjidir. 2, 4 ve 6. çakralar ise dişil enerjidir. Bu ayrımı yaparken bir yanılgıya düşmemek gerekir. Herkesin içinde eril enerji de, dişil enerji de bulunmaktadır. Yedinci çakra bu enerjilerin birleşimidir. Eril ve dişil enerji, kutsal izdivaç dediğimiz şekilde birleşebilirse Taç çakraya ulaşabilmiş hale geliriz. Bu durum da kutsal dinginliğe, içimizdeki özün aktifliğine ulaşmamız anlamına gelir. 

Burada bir anekdotla sonlandırmak istiyorum. Hitler bir gün Kundalini atağı geçirir. Kundalini atağı, enerjinin aktif olmuş halidir. Kundalini enerjisinin yukarı çıkması demek, çakralarımızın aktif olması demektir. Eğer bu bir atak sonucu oluyorsa, bilincin evrelerinden bilinçli bir şekilde geçmediğimiz anlamına gelir. Enerji bir anda Taç çakraya çıkmaktadır. Bu atak sonucunda Hitler, ‘’Ben Allah’ım!’’ demeye ve tüm dünyayı yok etmeye başlamıştır. Bundan dolayı evrelerden bilinçli bir şekilde geçilmesi gerekmektedir. Burada en çok dikkat etmemiz gereken nokta budur. 

Yazılarda Ara

Kimdir?

Recep Özer

Recep Özer

"Ne yaşıyorsan sorumlusu sensin. İç dünyanda neye inanıyorsan dış dünyada da sonuçlarını yaşıyorsun. İnançlarına inebilir ve değiştirebilirsen hayatın da değişir"

Sosyal Medya